O
geceye ait herkesin farklı bir hikâyesi var. Kimisi sıradan bir şekilde saat 22
sularında yatıp sabah 8 de kalkmış ve hiç bir değişiklik, farklılık yaşamamış;
kimisi ise ailesini Kur’an-ı Kerim okuması için evde bırakıp tankların önünde
kendini siper etmiş ve sabaha karşı ailesine “DEMOKRASİ ŞEHİDİ” haberi ulaşmış…
Hikâyeler
ne kadar farklı olursa olsun gelecek nesillere anlatılacak birçok yaşanmış hikâyeler
olduğu aşikârdır. Benim hikâyem ise çok farklı başlayıp herkes gibi valilikte
sabahlayarak bitiyor.”Ya Bismillah” diyerek onlarca kez sözlü anlatmaya
çalıştıklarımı kelimelerle anlatmaya çalışacağım.
15
Temmuz günü yakınlarımla beraberdik. Akşam saatlerinde Boğaziçi Köprüsü’nün trafiğe
kapatıldığı haberini aldık. Tabi bu haber hemen yayılmaya başlamamıştı. Saat 22.20
gibi ailem bir cemiyetten dönüyorlardı(Anlatımımın ilerlerine doğru
göreceksiniz ki bu cemiyet sahibi gecede önemli bir rol oynayacak). Beni arayıp
onlarla eve gelip gelmeyeceğimi sorduklarında yarım saatlik işimin kaldığını ve
onlara gitmelerini söyledim. Daha sonrasında ülkemizdeki hadiselerin haberleri
gelmeye başlayınca bir büyüğüm “ortalık karışık, dikkatlice eve git” diyerek
bulunduğum ortamdan beni evime gitmem için ikaz etti. Ailemin aramasından 10
dakika sonra eve gitmek durumunda kaldım. Camili de ikametgâh ediyor olmam
sebebiyle vakit kaybetmeden hızlı bir şekilde dolmuşa bindim. Bindiğim dolmuş
radyoyu son ses açmış ve herkes olayları radyodan dikkatli bir şekilde
dinliyordu. Tüm yolcular dolmuşta pür dikkat haberleri dinlerken şoföre Sakarya
Valiliği’nin önünü polislerin kapattığı ve kimseye geçiş vermediği anonsunu
gelene kadar hep zihnimde “ Darbe olacak ise sadece Ankara-İstanbul vb. gibi
büyükşehirlerde olacağını düşünmüştüm. Henüz 15 yaşındayım ve o geceye kadar darbe
hakkında pek fazla bir şey bilmiyordum. Valiliğin oraya geldiğimizde polisin
barikat oluşturduğunu gördük. Anlaşılan polis askerden hızlı gelip valiliğe
geçişi kapatarak askerlere geçiş vermeyeceklerdi. Hakikaten iki tane askeri
kamyonet gelmesine rağmen hiçbir asker valiliğin ön tarafından girememişti.
Saat o sıralarda 22.50 idi ve valiliğin orda kalmıştık. Arayıp aileme haber
verdiğimde beni almaya geleceklerini söyleyip kapattılar. Bir taraftan babam ve
ağabeyim beni almaya geliyorlardı bir taraftan yanlarından ayrıldığım
büyüklerim devamlı arayıp ne durumda olduğumu soruyorlardı. Bu arada polisler
ile konuşarak Sakarya Valiliği’ni ele geçirmeye çalışan askerlere karşı gelmeye
başladık. “Asker kışlaya! Asker kışlaya!”. Ömrüm boyunca korktuğum silahlar,
üzerine gittiğimiz askerlerin elindeydi. Bu arada polis araçlarının yaptığı
barikatın önüne birçok sivil araç sahibi de lüks aracıyla ön barikat
oluşturmuştu. Sakarya Valiliği’nin
önündeki trafik ışıkları böyleyken silahlı polis ve askerlerin önünden 600
metre kadar koşarak babamlarla buluştum. Arabamıza binince direk eve gideceğimi
sanıyorken valiliğin arka tarafındaki marketin oraya gidip sivil polislerle
konuştuk ve komşularımızı sokağa çağırmak üzere eve geldik. Birkaç
komşularımızla beraber 70 yaşındaki babaannem, 73 yaşındaki dedem, ablam,
annem, ağabeyim ve babam ile beraber valiliğin arkasındaki kavşağın oraya
indik. Marketin önündeki kavşak valiliğin arka kapısına bağlıyordu. Ve
valiliğin arka kapısına gelmeden 15 e yakın asker yolu kesmişlerdi. O yol yavaş
yavaş insanlarla doluyordu. Yine o yolda eski Milletvekili Adayı Ali İnci, (
ailem Ali İnci’nin kızının cemiyetine gitmişlerdi, mevzu vatan olunca kızının
düğününü bırakıp valiliğe gelmiş) muhtar ve birkaç adam konuşuyorlardı
aralarında şöyle birkaç diyalog geçti:
-Bende
camiinin anahtarı var anons yapmaya gidiyorum başkanım.
-Başkan
bey birkaç polis telsiziyle sokak sokak dolaşıp herkesin zillerine basarak
sokağa çağıralım mı?
Daha
Cumhurbaşkanı halkı sokağa davet etmeden biz dışarıdaydık ve TRT’nin ele
geçirilip spikere zorla bildiri okutulmasından dahi haberimiz yoktu.
Durum
böyleyken hep birlikte karar alıp gerçekleştiriyorduk. Birkaç kişi darbe yanlısı askerler ile
tartışıyordu. Tam sakinlik sağlandı derken en önde 6 kadın kol kola girmiş ve
valiliğe doğru tekbir getire getire giriyorlardı. (Komşu annem, komşu annemin
kızı, ablam, annem, babaannem ve tanımadığım bir kadın.) Biz de kadınların
arkasından yaklaşık 50-75 kişi barikatı aşıp valiliğin arka kapısından girdik.
O sırada askeri üniformalılar da koşarak içeri giriyorlardı. Valilik binasının
kapısında duruyor ve geçiş vermiyorlardı. O sırada çarşıdan belediye
otobüsleriyle gelenler de valilik kapısının önünde bizimle beraber kalabalık
oluşturdular. Birçok kez havaya ateş açıldı. Sakarya’da yaralananların birçoğunun
orada mermilerin sekmesi sonucu yaralandığını sanıyorum. Beraber valiliğe
indiğimiz komşu annem, komşu annemin kızı ve oğlu orada vuruldu. Bir şekilde
valilik binasına girip merdivenlerde birçok askeri üniformalıları ikna ettik,
sarılarak ve öperek, tezahüratlarla. Valiliğin odasına girdiğimizde adeta
kalemizi geri almış gibi seviniyorduk ki gerçekten kalemizi geri almıştık.
Onlarca
kişiyle birlikte arkamızda birçok yaralı bırakarak valilik odasını hainlerin
elinden uzun mücadeleler sonucu geri almıştık. Haliyle yorgunduk, terlemiş ve
susamıştık. Dikkat çekmek istediğim bir nokta ise; biz böyle bir durumdayken
vali beyin makamındaki sehpalarda bulunan peçete ve suları dahi kullanmamaya
özen gösterdik. Video çekmek ve bayrak tutmak için çıktığımız sehpalara
ayakkabısız çıktık. Hiçbir şeye zarar veremeden. EŞYALARA DAHİ ZARAR VERMEK
İSTEMEYEN BİZLER MASUM ASKERLERE NASIL ZARAR VERMEK İSTEYEBİLİRİZ Kİ!?
O
gece valilikte sabahladım. Ancak sabaha
karşı 7.00 sularında eve gelebildim ve haberleri izlerken uyuya kaldım. 15
Temmuz’un üzerinden 11 gün geçmesine rağmen hala aile fertleriyle nöbetleşe
uyuyoruz, bir durum meydana gelirse diğerlerini uyandırması için.
Bu
mücadelenin sonucuna baktığım zaman zafer görüyorum hem de “ŞANLI ZAFER!”. Bu
şanlı zafer uğruna “DEMOKRASİ ŞEHİTLİĞİ” bizlere nasip olmadı ama bu şanlı
zafer uğruna 240 şehit verdi bu millet, daha da fazlasını vermeye hazır.
15
Temmuz bizlere bir destan olarak kalacaktır…
Bilal Enes Özensel
Seni tebrik ediyorum .Böyle Münevver yeğenim olduğu için gurur duyuyorum. Bir musibet bin Nasihatten yeğdir derler....Allah yolunuzu açık etsin
YanıtlaSilSeni tebrik ediyorum .Böyle Münevver yeğenim olduğu için gurur duyuyorum. Bir musibet bin Nasihatten yeğdir derler....Allah yolunuzu açık etsin
YanıtlaSilİyiki senin gibi gençler var ve ben iyiki o gençlerden en azimli, en yürekli, en mert, en çalışkan ve Asımın nesli olmayı başarmış olan "seni" tanımışım. Sen ve senin yolunda giden gençlerle gurur duyuyorum. Allah yâr ve yardımcınız olsun!
YanıtlaSilİyiki senin gibi gençler var ve ben iyiki o gençlerden en azimli, en yürekli, en mert, en çalışkan ve Asımın nesli olmayı başarmış olan "seni" tanımışım. Sen ve senin yolunda giden gençlerle gurur duyuyorum. Allah yâr ve yardımcınız olsun!
YanıtlaSil